Haşere ile mücadelenin en etkin yolu
Haşerelerle mücadelede bütün dünyada mümkün olduğunca kimyasal ürünler yerine artık her alanda doğal olan ve doğadan gelen ürünlerin kullanımı yaygınlaşmakta ve üretici firmalar da kendilerini bu tür araştırmalarda yoğunlaştırmaktadır.
Avrupa ile entegrasyonun son dönemecinde olan gıda ambarı ülkemizde, üretilen gıda mamul ve maddeleri birçok zararlı haşereler tarafından yok edilmekte veya kullanılamaz hale getirilmektedir. Bu durum ülke genelinde, işletmeler bazında ve ülke ekonomisinde önemli kayıplara sebebiyet vermektedir.
Nedense birçok gıda işletmesi, ürünlerine zarar veren zararlılarla (Uçan ve yürüyen haşereler-depo zararlıları-kemirgenler) periyodik mücadele yerine problem oluştuktan sonra harekete geçmektedir. Özellikle son dönemde ivme kazanan Joınt-Venture anlaşmaları sayesinde konuya verilmesi gereken önem zoraki bile olsa ümit vericidir. Artık ülkemizdeki gıda işletmelerinden Pest Control ve Hijyen kelimelerinin telaffuz edilmeye başlanması, toplam kalite kavramı yanında artık HACCP kuralları / standartlarının hatta CODEX limitlerinin de dikkate alınmaya başlanması sektörü her yönüyle dünyada layık olduğu yere getirecektir.
Gıda sektöründeki zararlı haşerelerle mücadelede bilinen başlıca problemler; kullanılan ilaçların kalıntı / resıdue bırakması, bu alanda faaliyet gösteren profesyonel ilaçlama firmalarının azlığı ve en önemlisi imalatı durdurmadan ilaçlama yapmaya olanak veren ilaçların bulunmaması olarak belirtilebilir. Gıda işletmelerinin konuya bakışları ise, ne yazık ki problem çıktıkça bu tür mücadeleyi yapmaları gerektiğini hatırlamaları ve periyodik olarak kontrol amaçlı uygulama yapmamaları en öncelikli sorundur.
Bütün dünyada mümkün olduğunca kimyasal ürünler yerine artık her alanda doğal olan ve doğadan gelen ürünlerin kullanımı yaygınlaşmakta ve üretici firmalar da kendilerini bu tür araştırmalarda yoğunlaştırmaktadırlar. İlaç, gübre vb. olarak kullanılan çoğu kimyasallar, mikroorganizmaların faaliyetleriyle ayrışmamakta, sindirim veya solunum sistemiyle vücuda alınan bu kimyasalların mutasyon etkileri, canlının genetik yapısının bozulmasına, kadınlarda düşüklere ve ölü doğumlara sebebiyet vermektedir.
Sadece belli zararlılara etki etmesi (selektif) istenen pestisit ve insektisitlerin evcil hayvanları hatta insanları etkilemesi akut veya kronik zehirlenmelere sebebiyet vermesi istenmemektedir. Bu etki, kullanılan kimyasalların kullanılan alanda resıdü (kalıntı ) bırakmasının da bir sonucudur. Bu nedenle kullanılan Biyosidal ürün içeriği yanı sıra FORMULASYON yapısı önem arz etmektedir.
Özellikle kapalı alanlarda artık SU BAZLI, içeriğinde Vegetable oil dediğimiz bitkisel bazlı yardımcı maddeler ve en önemlisi artık haşerelere etki eden aktif maddelerin poliüre bir mikrakapsül içine yerleştirildiği çok özel formulasyonlardan bahsedilmektedir. Bu formulasyonlu ürünler know-how ve orijinal molekül içerikli olması ile BPD 98/8 EC EU Direktiflerine uygun üretilmeleri ile de bahse konu gıda sektörü için adeta kurtarıcı nitelikli Biyosdial Ürünler olarak görülmektedir.
Yani, mikrokapsül bir formulasyon ile, buharlaşma ve ürün ya da hedef dışı canlılar üzerinde inhilasyon riskleri minimize edilmekte, ve formulasyonda kullanılan aktif maddenin PÜRİTESİ en yüksek kalitede olduğundan degredasyon süresi çok daha makul seviyelerde olabilmektedir.
Gıda işletmelerinde, mücadele yapılmasına imkan veren yeni bir biyosidal ürün ülkemizde de Sağlık Bakanlığı izniyle ithal edilmekte ve bu alanda kullanılmaktadır. Su bazlı mikrokapsül formulasyon teknolojisi ile üretilen bu ürünler ile imalatı durdurmadan uygulama yapılabilmektedir. Solvent içermeyen ve su bazlı, bitkisel yağ içeren patentli mikrokapsülasyon teknolojisi ile üretilen DRAKER ticari isimli bu ilaç çevre sağlığı ve hijyen alanında büyük bir yeniliktir. İlaç su ile seyreltilerek pulverizatör veya motorlu sırt atomizör makineleri ile kolayca uygulanabilmekte ve gerek uygulayıcı ve gerekse atılan ürüne -çevreye-insana ve evcil hayvanlara (hedef dışı canlılara) karşı en düşük risk ile mücadele edilebilmektedir.
Draker, Vebi BioScience kuruluşunun uzun yıllar süren teknik çalışmalarının sonucunda geliştirilmiş ve halen ülkemiz dahil birçok Avrupa Birliği ülkesinde ruhsatlı olup, güvenle kullanılmaktadır. İlaç dünya ile aynı anda ülkemizde de T.C. Sağlık Bakanlığı izni ile piyasaya sunulmuştur. Özellikle ülkemizde gıda sektöründeki bahsi geçen problemler ve çözüm yollan konularında firma, tüm teknik bilgi ve imkanlarının sektörün layık olduğu kalite standartlarına ulaşabilmesi için kullanmakta ve firmalara bu konularda her türlü teknik destek sağlamaktadır.
Draker içeriğindeki insektisidal etkisinin yanısıra bu etkiyi daha da artıran ve Sassafras bitkisinden elde edilen Pıperonyl Butoxıde isimli madde ile güçlendirilmiştir. Bu iki aktif madde ve dolgu maddesi olarak bitkisel yağlar ve mikrokapsül teknolojisiyle beraber suyun kullanıldığı Draker isimli Biyosidal haşere ve zararlı ilacı bilinen en güvenli haşere ilacıdır. Memelilere karşı düşük toksisiteye sahiptir. Zararlı böcekleri saklandıkları yerlerden çıkarmakta (Flush-Out Effect) ve onların sinir sistemleri üzerinde kesin ve ani etki sağlamaktadır.
Gıda sektörünün hızla geliştiği ve artık hammadde olarak değil mamul / nihai ürün üretiminde büyük gelişme ve potansiyelin yakalandığı ülkemizde, zararlılarla daha ciddi ve profesyonelce yapılacak mücadelelerin, gerek işletmelere ve gerekse makro seviyede ülke ekonomisine getireceği kazançların daha ciddi olarak irdelenmesi gerekmektedir. İşletmelerin konuyla ilgili birimler oluşturmaları ve en önemlisi bu alanda yapılacak mücadeleler için yıllık harcama bütçelerinden kaynak aktarmaları şarttır. Ama öncelikle işletmelerin bu mücadelenin gerekliliğine inanmaları ve yöneticilerin konuya yaklaşım ve bakış açılarını yeniden değerlendirmeleri, prodüktivite ve toplam kalite kavramlarını çok iyi algılamış olmaları uzun dönemde kendilerini piyasada daha farklı ve güçlü duruma getireceğine inanmış olmaları gerekir.